Dernek Hakkında Tıbbi Onkoloji Derneği Haberler

Akciğer Kanserinde Aşı Tedavisi Hakkında Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nden Açıklama

 Değerli Üyemiz, 

Son günlerde yazılı ve sözlü basında yer alan akciğer kanserinde aşı tedavisi konusunda hasta ve hasta yakınlarımızdan gelen sayısız soru üzerine Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu olarak aşağıdaki açıklamayı kamuoyuna duyurma gereğini duyduk. Hastalarınız bu duyuruya kanser.org sitesinin toplum sayfasından ulaşabilirler.

TÜRK TIBBİ ONKOLOJİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
 

AKCİĞER KANSERİNDE AŞI TEDAVİSİ HAKKINDA TÜRK TIBBİ ONKOLOJİ DERNEĞİ?NDEN AÇIKLAMA

Son günlerde yazılı ve sözlü basında yer alan akciğer kanserinde aşı tedavisi konusunda hasta ve hasta yakınlarımızdan gelen sayısız soru üzerine Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu olarak aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duyduk.

AKCİĞER KANSERİ AŞISI NEDİR?

İnsan vücudunda bağışıklık sisteminin çok önemli görevleri vardır. Bunlardan biri de vücutta sürekli oluşan veya dışarıdan aldığımız kendinden farklı ve yaşamla bağdaşmayan her türlü hücre ve organizmayı tanıyıp yok edilmesini sağlamaktır. Çoğu hücre de bu mekanizma sayesinde yok edilmektedir. Kanser hücrelerinin bir özelliği bu koruyucu mekanizmadan kaçabilmeleridir. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olduğu uzun yıllardır düşünülmüş ve farklı kanser tiplerinde bağışıklığı güçlendirerek tedavi çalışmaları başlamıştır. Bu konuda Küba?da geliştirilen bir aşının yapılan ön çalışmalarda akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar verdiği geçen hafta basında açıklandı. Racotumumab adlı aşı bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı gösterilmiştir. NeuGcGM?nin normal hücrelerde bulunmadığı bilinmektedir.

ÖN ÇALIŞMA SONUÇLARINA GÖRE AŞI İLERİ EVRE AKCİĞER KANSERİNDE İYİLEŞME SAĞLAMAMAKLA BİRLİKTE, ÖMRÜ ORTALAMA 2 AY UZATMAKTADIR. BU YARAR SADECE KEMOTERAPİDEN YARAR GÖREN HASTALARDA GÖRÜLMÜŞTÜR.

Aşı ile ilgili ilk çalışmalar ileri evre melanom (cilt kanseri), meme ve akciğer kanserlerinde yapılmıştır. Az sayıda hastada araştırma amacıyla yapılan ve faz I denilen bu çalışmalarda aşının bağışıklık sistemini uyarabildiği ve hastalar üzerinde yan etkilerinin fazla olmadığı bulunmuştur. Daha sonra yine araştırma amacıyla bölgesel ileri veya yaygın evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda yapılan faz II çalışmalarda; ilk verilen kemoterapi kürlerinden sonra racotumumab aşısı uygulananların, uygulanmayanlara oranla daha uzun süre yaşadıkları gösterilmiştir. Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür  2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.

AŞIYLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR HALEN DEVAM ETMEKTEDİR.

İlacın tanı konulduktan sonra ilk yapılan tedaviye iyi cevap veren veya aynı kalan 1080 evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastanın alınacağı ve bizim için en değerli olan faz III çalışma devam etmektedir. Bu çalışma hakkında bilgi http://clinicaltrials.gov/show/NCT01460472 adresli siteden alınabilir. Çalışma Küba, Arjantin, Brezilya ve Singapur?da hasta alımına devam etmektedir ve sonuçları Eylül 2015?de beklenmektedir. Ancak bu çalışmanın sonuçları görüldükten sonra aşının gerçek etkisi anlaşılacaktır.

Henüz yukarıda bahsedilen faz III çalışma sonuçlanmamasına rağmen, önceki çalışmaların olumlu sonuçları dikkate alınarak aşı Küba ve Arjantin?de 2013 yılında onaylanmıştır. Bu ülkelerde kemoterapi ile olumlu cevap alınan evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı hastalarda racotumumab aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki toplantı sırasında Küba? lı meslektaşlarımız Küba?da akciğer kanseri tedavisinde sadece sisplatin, karboplatin, etoposid, vinorelbin, vinblastin gibi bizim önceki dönemlerde kullandığımız kemoterapilerin uygulanabildiğini vurgulamışlardır. Aşının gemsitabin, premetreksat gibi son yıllarda kullandığımız kemoterapilerin uygulandığı hastalarda fark yaratıp yaratmadığı da bilinmemektedir. Elimizdeki olumlu veriler önceki tedavilerin kullanıldığı hastalara aittir.

Bu nedenlerden ötürü çok olumlu olacağı düşünülen bu aşının devam etmekte olan faz III çalışmasının sonuçları daha değerlidir ve beklenmelidir. Bugün için standart tedavi olarak kabul edilmesi uygun değildir.

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kanser tedavisinde alınan her olumlu sonucu heyecanla karşılıyor ve tedavide faydalı olduğu kanıtlanan her yeni ilaç ve yöntemi de hızla kullanıma katmaya çalışıyoruz.

Umarız bu tedavi yöntemi de tedavide başarılı olur.

TÜRK TIBBİ ONKOLOJİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU